Anne Sütünün Korunması, Desteklenmesi ve Geliştirilmesi
Anne sütünün önemi
Anne sütü; bebek beslenmesinde yeri doldurulamayan ideal, özgün ve yaşayan doğal bir
besindir. Bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişmesi için gerekli olan tüm enerji ve besin ögelerini
içerir. Biyoyararlılığı yüksektir ve sindirimi kolaydır. Başta beslenme olmak üzere bebek ve
anneye sağlık, bağışıklık, gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden pek çok yarar
sağlar.
Anne sütünün yararları
Bebek açısından yararları;
Bebeklerde duyusal ve bilişsel gelişimi destekler,
İshal, pnömoni, otitis media, idrar yolu vb. enfeksiyon hastalıklarından korur,
Sadece anne sütüyle beslenme, ishal ve pnömoni kaynaklı bebek ölümlerini azaltır
Hastalıklardan iyileşmeyi hızlandırır,
Ani bebek ölüm sendrom riskini azaltır,
Astım, egzama ve alerjik hastalıklardan korur,
Çocukluk çağı yüksek tansiyon riskini azaltır,
Çocukluk, adolesan ve erişkin dönem obezite riskini azaltır,
İleri yaşlarda görülen tip II diyabet, kalp damar hastalıkları ve inme riskini azaltır.
Anne açısından yararları
Doğumdan sonra annenin hızlı iyileşmesine yardımcıdır,
Over (yumurtalık) ve meme kanser riskini azaltır,
Gebelikler arası süreyi uzatır,
Annenin gebelik öncesi vücut ağırlığına çabuk dönmesine yardımcı olur,
Annenin sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmesini sağlar.
Toplumsal yararları
Anne sütüyle beslenme en güvenli (doğal, hazır, hijyenik), en çevreci beslenme yöntemidir.
Sağlık harcamalarını, iş gücü kaybını ve bebek beslenmesine ilişkin harcamaları azaltarak aile
ve ulusal düzeyde ekonomiye katkı sağlar. Anne sütü bebeklerin enerji ve besin ögeleri
gereksinimlerinin ilk 6 ayda tamamını, 6-12. ayda yarısını, 13-24 aylar arasında ise üçte birini
karşılar.
“Sadece anne sütü ile besleme” su dahil herhangi bir yiyecek ve içecek verilmeksizin, bebeğin
sadece anne sütü ile beslenmesi olarak tanımlanmaktadır.
Anne sütü ile beslenme durumu
Dünya genelinde ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenme sıklığı %33-37 arasında değişmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Bölgesi üye ülkelerinin (53 ülke) anne sütü ile beslenme
uygulamaları ve politikalarının değerlendirildiği çalışmada; ilk bir saatte anne sütü beslenme
sıklığı %4.6-83.8, altıncı aya kadar her hangi bir dönemde sadece anne sütüyle beslenme sıklığı
%2.0-54.8, altı ay sadece anne sütü ile beslenme sıklığı %0.7- 49.0, birinci yılda anne sütüne
devam etme sıklığı %1.3-78.3 olarak bildirilmiştir. Türkiye’de bebekler arasında emzirme
yaygındır. 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) raporunda, tüm bebeklerin
%96.4’ ünün bir süre emzirildiği, ortalama emzirme süresinin de 16.7 ay olduğu belirtilmiştir.
İlk bir saatte anne sütüyle beslenme sıklığı %50, altı aya kadar her hangi bir dönemde sadece
anne sütüyle beslenme sıklığı %30.1, altı ay sadece anne sütü ile beslenme sıklığı %2.4 birinci
yılda anne sütüne devam etme sıklığı %68.2’dir. Türkiye için bu sonuçlar emzirme açısından
malesef çok başarılı değildir.
Anne sütünün özellikleri ve Bileşimi
Anne sütü bileşiminin en önemli özelliği, bebeğin gebelik haftasına (preterm veya term), doğum
ağırlığına (düşük veya normal) ve ayına uygun değişim göstermesidir. Doğumdan ilk bir aya
kadar olan dönemde anne sütünün besin ögeleri bileşimi (besin ögeleri açısından), bebeğin
gastrointestinal sistemine uygun olarak farklıdır. Anne sütü salgılandığı döneme ve bileşimine
göre kolostrum, geçiş sütü ve olgun süt olarak adlandırılır.
Kolostrum: Doğumdan sonra ilk 5 gün boyunca salgılanan süttür. Yağ ve laktoz içeriği
düşüktür. Proteinden, özellikle de antienfektif özellikleri olan proteinlerden zengindir.
Kolostrum; bebeğin gastrointestinal sistemini immünoglobülinler ile mukozal bir tabaka
oluşturarak kaplar ve böylece yenidoğan bebeği dış ortamdan gelecek patojen
mikroorganizmalara karşı korur. Bu özelliğinden dolayı kolostrum bebeğin ilk aşısı olarak
kabul edilmektedir.
Geçiş sütü (transitional): Doğumdan sonra 7-14 günde salgılanan süttür.
Olgun süt (matür): On beşinci günden sonra salgılanan süttür. Bileşimi anneden anneye,
günden güne, gün boyunca, emme ve emzirme süresince değişebildiği gibi emziren kadının
beslenme özellikleri ile kişisel metabolik faktörlere bağlı olarak da değişebilir. Örneğin
emzirmenin başında karbonhidrattan zengin önsüt gelirken, emzirmenin sonunda yağdan
zengin son süt gelir. Bebeğe göre değişmekle birlikte son sütün gelebilmesi için bebeğin bir
memeyi yaklaşık 10-30 dakika güçlü bir şekilde emmesi gerekir. Aksi halde yağdan zengin son
süte ulaşmak mümkün değildir.
Miktar olarak anne sütünün ilk gün 40-50 mL kadar salgılanmakta, on beşinci günde bu
miktarın 700-800 mL’ye çıktığı bilinmektedir.
Anne ve bebeğin ayrı kalması durumunda, bebek sağılmış anne sütüyle beslenebilir. Sağılmış
anne sütü 3 saat (WHO: 8 saat) oda ısısında, 3 gün (WHO: 24-48 saat/1-2 gün) buzdolabında,
3 ay (WHO: 3 ay) dondurucuda saklanabilir.
Anne sütünde karbonhidratların çoğunluğunu laktoz oluşturmaktadır. Laktoz esas görevi olan
enerji sağlamanın yanında kalsiyum, magnezyum gibi minerallerin emilimini artırır, beyin
gelişiminde rol oynar. Ayrıca laktoz anne sütünde bulunan diğer karbonhidrat türü olan
oligosakkaritlerle birlikte bağırsaklarda bulunan ve yararlı bir bakteri olan Laktobasillus
bifidusun büyümesini uyararak bebeği enfeksiyonlara karşı korur. Anne sütü kazeini az, buna
karşılık laktalbümin ve laktoglobülin gibi küçük moleküllü proteinlerden (whey protein)
zengindir. Bu nedenle sindirimi kolay ve biyoyararlılığı yüksektir. Anne sütündeki protein,
bebeğin sindirim sisteminde kayba uğramadan %100 kullanılan örnek proteindir.
Alerjen bir protein olan -laktoglobülin anne sütünde yoktur. Anne sütü içerdiği sekretuvar
immünoglobulin A (IgA) nedeniyle bebeği besin alerjisinden korur. Anne sütünde laktoferrin,
bifidus faktörü, interferon vb. antienfektif özellikler gösteren pek çok öge bulunur.
Anne sütünün enerjisinin yaklaşık yarısı yağlardan gelir. Elzem yağ asitlerinden zengindir ve
bu özelliğinden dolayı beyin, merkezi sinir sistemi ve görme işlevlerinin gelişiminde önemli
rol oynar. Anne sütündeki demirin biyoyararlılığı yüksektir. Normal bir beslenmede demir
emilimi %10 iken anne sütündeki demirin emilimi yaklaşık %50’dir. Büyüme ve gelişme için
çok önemli bir mineral olan çinkonun da anne sütündeki emilimi yüksektir.
Emzirmenin Korunması, Desteklenmesi ve Geliştirilmesi
Bebeğin emmesi süt yapımını uyaran, annenin daha fazla süt salgılamasını sağlayan en
önemli faktördür.
Emzirmeye doğumdan sonra ilk yarım-bir saat içinde başlanmalı,
Doğum sonrası anne ve bebeğin aynı odada kalmaları sağlanmalı,
Emzirme ilk aylarda bebeğin isteğine göre ayarlanmalı, herhangi saatli bir program
uygulanmamalı,
Bebek gece de emzirilmeli,
Emzik ve biberon kullanılmamalı,
Tıbbi gereksinim olmadıkça bebeklere anne sütü dışında her hangi bir yiyecek ve içecek
verilmemeli,
Anne bebek ayrı kaldıklarında anne sütü sağılarak verilmeli,
Emzirmeye ilk 6 ay sadece anne sütüyle, daha sonraki dönemde tamamlayıcı besinlerle
birlikte 2 yıl devam edilmelidir.
Anne sütünün korunması, özendirilmesi ve desteklenmesi için;
Gebeliğin başından itibaren tüm anne adaylarının bebeklerini anne sütü ile
besleyebilecekleri konusunda inandırılmalı, cesaretlendirilmeli, motive edilmeli ve
bilgilendirilmeli,
Doğumdan sonra emziren annelerin iyi beslenmesi, yorgunluktan, stresten uzak
kalması, uyku dahil düzenli bir yaşam biçimine sahip olabilmeleri için aile ve arkadaş
çevresinden yardım alması,
Toplum tarafından emzirmenin bebek için doğal, en kolay, sağlıklı bir beslenme
yöntemi olduğunun anlaşılması ve alışveriş merkezleri, restoranlar, iş yerleri gibi sosyal
alanlarda emziren annelere uygun ortamların sağlanması,
Emzirme tekniği ya da emzirmeden kaynaklanan herhangi bir soruna sahip olan anneye
emzirme danışmanları ve sağlık profesyonellerinin destek olmalı,
Tüm sağlık çalışanlarının, sağlık profesyonellerinin, sivil toplum kuruluşlarının,
işverenlerin, aile ve arkadaş çevresinin emzirmeyi destekleyen her türlü çabayı
göstermesi önerilmektedir.
Kaynak:Türkiye Beslenme Rehberi